Taşabâd/Taşova ve Yöresi Tanıtım Sitesi
  Nisan ve Dugun Torenleri
 

TOPLUM VE KÜLTÜR:
TAŞOVA'DA NİŞAN VE DÜĞÜN TÖRENLERİ

A-) TAŞOVA'DA NİŞAN VE DÜĞÜN TÖRENLERİ

Yurdumuzun her tarafında birbirinden güzel çeşitlilikle yapılan nişan ve düğün törenleri Taşova ve çevresinde de biraz farklı çizgilerle yaşatılmaktadır. Düğün, insan hayatının önemli bir dönüm noktasını teşkil eden sosyal bir olaydır. Eskiden beri söylenegelen şu söz, düğünün insan hayatında ne derece önemli bir olay olduğunu gösterir. Halkımız arasında "Düğün de bir murattır" denilir. Her anne, baba da evlatlarını adabına uygun şekilde düğünle evlendirmek ister. Ancak bazı adet ve gelenekler, bu gün için sadece birer hatıradan ibaret kalmıştır. Burada yazdığımız adetlerin bir kısmı 30–40 yıl öncesinde en canlı şeklinde varken, bu gün pek kalmamıştır. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, ekonomik durumların düşmesi, nüfus hareketlerinin kırsal kesimden şehirlere doğru kayması, sosyal bünyede yaşayan bir takım adetleri söküp atmış yerine alafranga tarzı ikame etmiştir.

Düğün merasimine geçilmeden önce, birtakım usuller vardır. Evlenecek çağa gelmiş oğlanı evlendirmek için, oğlanı akrabası çevrede gözlerine kestirdikleri kızları araştırarak, kendilerine en uygun olana talip olurlar. Kadınlar tarafından kızın ahlakı, her hangi bir kusuru olup olmadığı, evdeki düzen ve temizliği gözlemlenir. Kız tarafı da oğlanda aynı şartları ararlar. Hatta askerliği herhangi bir mazeretle yapmayana iyi gözle bakılmaz.

1) Dünürlük;

Beğenilen bir kızı istemek için oğlan'ın annesi bir kaç yakınıyla kız evine giderler. Kıza bakarlar beğenirlerse tekrar bir gün haber verip kız evine giderler. Kızı beğendiklerini oğullarına münasip gördüklerini bir dille akraba olmak istediklerini söylerler. Müspet sonuç alınırsa bir kaç gece sonra oğlanın babası yanına sözü geçerli, nüfuz sahibi iki kişi daha alarak, kız evine dünürlüğe gider. Hoş beşten sonra sadede geçilir. "Allah'ın emri, Peygamberin Kavli ile" kız babasından istenir. Kız tarafı uygun gördükleri takdirde İnşallah hayırlısı olur, Allah yazdıysa biz ne diyelim derken, razılığı yoksa Allah nasibinizi başka yerden versin veya bahaneler ileri sürerler.

Kızın sözü kesilirse, gelen dünürcülere yemek hazırlanır. Hazırlanan yemeğin için de börek de vardır. Oğlan tarafının kıza alacağı takı ve eşyalar üzerinde konuşulur ve nişan öncesi belirlenen bir günde takı almaya gidilir.

2) Nişan;

Nişan Evlenecek çiftlerin sanki resmi bir ilanıdır. Böylece nişanlanan kıza başka delikanlıların kem gözle bakması önlenmiş olur.

Köylerde nişana "şerbet içme" de denir. Çünkü nişanda gelen davetlilere ağız tatlılığı ve muhabbete delalet etmesinden dolayı şerbet ikram edilir. Nişan töreni aslında kız evinde yapılır. Tanıdık ve komşulara köylerde şeker, kasabalarda okuntu ve davetiye gönderilerek nişana çağrılır. Nişan günü gelen davetlilere bir takım ikramlarda bulunulur. Davetlilerin hemen hepsi kadındır; kendilerine göre eğlenceler düzenleyerek bu mutlu günün sevincini çıkarırlar. Nişanlanacak kızın yüzüne bir peçe çekilerek davetlilerin elleri öptürülür. Simdi peçe yerine değişik renklerde nişan elbisesi giydirilmektedir. El öpmeden sonra, davetlilerin getirdiği "saçı veya törelerin kimlere ait olduğu yüksek sesle ilan edilir. Önce oğlan tarafının, sonra da kız tarafının hediyeleri birer bohçaya konur. Ayakta duran kıza dualar okunarak yüzüğü takılır.

Bu törenden kısa bir zaman sonra, kız tarafından bir kaç kişi gelerek oğlanın yüzüğünü takarlar. Ayrıca damada elbise, çorap, mendil gibi hediyeler getirirler. Damat yüzük takmaya gelenlerin ellerini öper, sofralar kurularak bu mutlu an kutlanır.

Bu şekilde yapılan merasimde kıza, söz kesmede kararlaştırılan bütün takıları takılmazsa bu merasime "Yüzük takma" denir. 0 zaman bütün takıların takılacağı ikinci bir tören yapılır ki, işte buna nişan denir.

Artık kız ve oğlan birbirlerine nişanlı sayılırlar. Nişanlılık döneminde kız, oğlana ve oğlanın akrabalarına görünmek istemez, kendisini onlardan gizlemeye çalışır. Fakat bu gün nişan için, kız ve oğlan evinde ayrı ayrı tören düzenlenmesi, nişanlılık döneminde kızın oğlan tarafından gizlenmesi geleneği, sadece köylerde kısmen yaşatılmaktadır. Düğün salonları, sineme ve kahvehaneler kiralanarak kız ve oğlan bir arada sazlı, sözlü müzikli, oyunlu olarak nişan törenleri yapılmaktadır. Nişandan sonra düğün hazırlıklarına başlanırken, bu arada resmi nikâh işlemlerine tamamlanmış olur.

3) Yüz Açma Töreni;

Nişandan sonra oğlan evi, kız evine akraba ve komşularla birlikte yüz açma ziyaretine giderler. Yanlarında ufak tefek hediyeler götürerek geline verirler. Kız tarafının hazırladığı yemekler yenilir, oyunlar oynanır. Eğer nişanlılık devresi uzar, araya Ramazan ve Kurban bayramı gibi bayramlar girerse, geline "bayramlık" olarak bayram eksiği görülür. Yüz açmadan bir süre sonra kız tarafından oğlana heybe gider.

4) Heybe Töreni;

Kız tarafı oğlan için aldıkları hediyeleri heybe içine koyarlar. Bu hediyeleri getiren kız tarafından olanlara da oğlan tarafından yemek verilir ayrıca hediye amacı ile para dağıtılır. Ama artık bu gibi adetler nadir görülmektedir.

5) Düğün;

Düğüne başlamadan 15 gün önce, oğlan evinden kız evine "Hediye" gider kıza giyecek eşyası, kız anasına entari, yakın akrabaya giyecek hediyeler, ayrıca kız tarafının düğün masraflarını karşılamak üzere; yağ, şeker, aşlık, bulgur, un ve etlik bir baş koyun ve bunun gibi hediyelerden ibarettir. Oğlan evinin düğün için hazırladığı eşyalar da ağırlıkla birlikte kız evine gönderilir. Ağırlığın gittiği gün ilk sözü kesenler, düğünün ne zaman olacağını da kararlaştırırlar.

Oğlan evi düğün izni aldıktan sonra hazırlıklara başlar. Davete icap edenler yanlarında aşlık, bulgur gibi yemeklik getirerek düğün evine katkıda bulunurlar. Davul zurna düğünlerin başlıca çalgısıdır. Salon düğünlerinde ise, taverna türü tercih edilir. Düğünden önce konu, komşuya hısım akrabaya "Okuntu" gönderilerek düğüne iştiraki istenir. Düğünün ilk günü, oğlan evinden kız evine "Aşboğaz" gider. Bir sandık içerisinde kız evine yemeklik, kıza ve anasına giyecek, kıza hazırlanan yatak, yorgan eşyası gönderilir ki buna aşboğaz denir. Bazen 15 gün önce gönderilen ağırlık yerine sadece aşboğazla yetinilmektedir. Kız evine aşboğaz gitmesiyle birlikte düğün başlamış olur.

Eskiden bir hafta süren düğünler, artık üç gün içerisinde yapılmaktadır. Mehter (Davul, zurna) eşliğinde içkili veya içkisiz yapıldığı gibi, ilahilerle yapılan düğünler de vardır. Mehterin geldiği ilk gün, düğün yapılan çevrenin özel günüdür."Düğün Kâhyaları" ve "Yiğit Başılar" seçilir. Oğlanın akrabasından bir erkek çocuk "sağdıç" olur. Sağdıcın annesi "Kız başı" parasını veya babası damadın, Yiğit basılarının hamam masraflarını kabullenir. Buna karşılık sağdıca, damatla birlikte elbiselik alınır. Birinci gün sadece düğün yapılan yerin davetlileriyle, düğün sahibinin hısım akrabası düğüne iştirak eder. Akşam yemekler yenir, oyunlar oynanır. Düğünün esas şenliği ikinci gün olur. Dışarı köy ve çevrelerden gelen davetliler, kiralanan bir lokantada veya düğün evinin müsait bir yeri düzenlenerek ağırlanır.

Düğüne gelenlere "Hoş geldin" denilerek lokum, leblebi, şeker ve sigara ikram edilir. Bu hoşgeldine karşılık düğüncü yanında getirdiği hediyesini takdim eder.

6) Güvey Çimdirme(Hamam Günü):

Düğünün ikinci günü, aynı zamanda güvey ve kız çimdirme günüdür. Güvey yiğitbaşı ve bir kaç arkadaşıyla birlikte mehter eşliğinde hamama götürülerek yıkanır. Yiğitbaşı, damadın sanki muhafızıdır. Damada sahip çıkar. Hamam dönüşü yol mümkünse kız evine uğratılır. Delikanlılar oynayarak düğüne renk katarlar. Daha sonra damat tıraş edilir. Şimdi ise eskinin şaşalı güvey çimdirme geleneği yerini sadece damat tıraşı etmeye bırakmış durumdadır.

7) Kız Evi Düğünü:

Düğün senasında kız evinde bir takım eğlenceler düzenlenir. Daha önceden belirlenmiş olan kız basılar düğün sırasında kıza ve kız evine yardımcı olan kızın arkadaşlarıdır. Kız başılar gelin olacak kızın el emeği göz nuru rengârenk hazırlamış olduğu eşyalarını, çeyiz odasına itinalı bir şekilde asarlar. Kız evine gelenler çeyiz odasına görerek hediyelerini bırakırlar. Bu arara çeşitli oyunlar oynanır. Yemekler yenir. Düğünün ikinci günü aynı zamanda kız çimdirme günüdür. Kız basılar ve yengelerle birlikte hamama götürülen kız yıkanarak giydirilir. Akşamüzeri olduğu zaman kız başılar ve bir kaç komşu oğlan evine tavuk götürür. Orda oynanır damat ortaya çağrılır hoş geldiniz tavukçular der ve damat birlikte oynanır.

0 günün gecesi "Kına gecesi" dir. Oğlan tarafı davul zurna eşliğinde yiğitbaşılar, arkadaşları, hısım akraba ve komşularla birlikte kız evine, kız başılar tarafından hazırlanan kına sepetini almaya giderler. Kız evinde oğlanın arkadaşları oyunlar oynayarak düğüne renk katarlar. Daha sonra Yiğit başı kızbaşılardan kınayı almak için eve gider. Kızbaşılar para talebinde bulunurlar, üç aşağı beş yukarı anlaşırlar kınayı alan yiğitbaşı almanın gururu ile ortaya çıkarak tekrar oyun oynar ve kınayı alarak oğlan evine giderler. Kınayı alan yiğitbaşılar kına sepetini bu kez oğlanın ailesine ve akrabasına satar. Kız tarafında vermiş oldukları parayı çıkarırlar ve bu para yiyecek içecek alıp, kendi aralarında eğlence düzenlerler. Kız evinde ise kıza kına yakmak için kadınlar toplanarak ilahiler, türküler okuyarak kızı ağlatmaya çalışırlar kızın yüzüne kırmızı bir çember örterek ortaya çıkarırlar ellerini kına ile kınalarlar. Kızın eline kına yakacak olanın yetim olmamasına dikkat edilir. Halk arasında kötüye yorumlanır. Kızın sağ elinin ortasına kına ile birlikte demir para konur. Kız, başparmağıyla parayı tutarken oradakilere elini uzatır. Gelinlik kızın kınasından kına yakmak sevaptır, düşüncesiyle kızbaşılarla yengeler kendi ellerini kınalamak için kına alırlar. Bu arada kızın elindeki parayı küçük bir oğlan çocuğuna kaptırırlar ki ilk çocukları oğlan olsun diye.

8) Gelin Alma;

Gelin alma düğünün son günü olur. Perşembe veya Pazar gününe rastlamasına dikkat edilir. Gelin almak için düğün alayı, kuşluk vaktine doğru oğlan evinden kız evine gelir. Düğün alayında bulunan kadınlara "yenge" denir. Gelinin at ile getirildiği zamanlarda yengeler, çeşitli at koşuları yaparak düğüne renk katarlardı. Şimdi ise gelin aracı olarak son model arabalar kullanılmaktadır. Gelin arabası süslenerek ön tarafına " Evleniyoruz" arka tarafına "Mutluyuz" ibareleri yazılır. Aynı zamanda kızla oğlanın isimlerinin baş harfleri aracın arka camlarına yerleştirilir.

Düğün alayı kız evinin önüne gelince mehter "Gelin ağlatma havası" nı çalmaya başlar. Bu arada kız başılar, kızın odasını kilitlemişlerdir. Belli bir miktar (para) kızbaşı parası alındıktan sonra kapı açılır. Oğlan evinden aş boğazla gelen eşyalarla, kız evinin hazırladığı eşyalar araçlara yüklenmeye başlanır. Sıra sandığa gelince kızın kardeşlerinden veya yakın akrabasından birisi sandığın üzerine gelin arabasının içine oturarak bahşiş almadan kalkmaz. Damat yastığı da bahşişle verilir. Eşyalar yüklendikten sonra Gelin anne, baba ve kardeşleriyle vedalaşır. Kardeşi tarafından gelin arabasına bindirilir. Düğün alayı coşkulu bir şekilde kız evinde ayrılır. Oğlanın evinin önüne gelince gelin arabasının kapıları kilitlenerek oğlanın anne ve babası istenir. Geline bahşiş olarak ne verecekleri sorulur. Kaynana ve kaynata gelini razı edecek hediyeler vaat ederek gelin araçtan indirilir. Bu arada bereket getirsin diye leblebi, şeker, fındık, fıstık ve bozuk para ile dolu bir kabı gelinle damadın üzerinden boşaltılır.

Gelin, oğlan evinden içeri girerken eşikte şişe veya küp kırarlar ki, gelin kötü huylarını dışarıda bıraksın, Kapıya yağ sürdürülür, kuzu postuna bastırılır yumuşak huylu olsun diye, aynaya baktırılır ay gibi parlasın diye.

Damat gelin odasında gelinin peçeli yüzünü hediye vererek açar. Geline "hoş geldin" der. Kısa bir zaman sonra içeriye bir kadın girerek "birbirlerine muhabbetle bağlanmalarını" dileğiyle lokum şeker ikram eder. Damat lokum ve şekeri yedikten sonra dışarı çıkar. Gelin ve damat orada bulunan herkesin elini öper. Kız evinden gelen kız basılar da gelinin çeyizini asmaya başlar. Çeyiz, gelin odasında bir süre asılı kalır. Akşam kız evi, gelin olan kızlarının ardından "Gerdek yemeği" gönderir. Eğer gelin olduğu ev çok uzaksa gerdek yemeği, çeyiz sandığına konur.

9) Nikâh;

Gelinin geldiği gün, akşam namazından sonra nikâh akdine geçilir. Daha önce kıyılan resmi nikâhın yanı sıra, nikâh üzerindeki her türlü şüpheyi gidermek için, nikâh da yapmak istenir. Bazı kötü niyetli kişilerin kötülüğünden sakınmak düşüncesiyle, nikâh saati gizli tutulur. Nikâhtan sonra camide cemaat halinde yatsı namazı kılınır. Damat, anne, baba ve oradakilerin elini öperek içeri atılır. Bu arada oğlanın bir kısım arkadaşları, arkadan birer yumruk vuracaklarından oğlanın atik davranması gerekir.

10) Duvak;

Ertesi günü duvak günüdür. Duvak için çevreden kadınlar toplanmaya başlar. Düğünün hayırlı uğurlu olması için birde gelin mevlidi okutulur.

11) Düğün Sonrası;

Düğünden üç dört gün sonra gelinle damat ve damadın annesi, babası ve bir kaç kişi gelinin babası evine el öpmeye gider. Kurulan sofraya damat naz ederek oturmaz. Kayın baba, damadına gönlünü almak için tarla, koyun, meyve ağacı vb. gibi hediyeler bağışlar.

Eskiden Gelin gelinlik yaptığı süre içinde büyüklerin yanında konuşmaz, hareketlerinde ölçülü davranmak zorundadır. Konuşmaları son derece alçak sesle olur otur denmeden oturmaz buna (Yaşmak tutma) denir. İlerleyen günlerde bu saygısından dolayı kaynanayla kaynata geline artık serbest olması için izin verir. Buna "Yaşmak bozmak" denir.

12) Düğünlerde Giyilen Kıyafetler;

Eskiden bütün elbiseler elle yörede dikilirdi. Kadınlar saç bağı, önlük bağı, bürük, kundura, erkekler simli başlık, dizge çorap, köstekli yelek, şal giyerlerdi. Şimdi ise normal kıyafet özel itinayla birlikte, aynı zamanda düğün kıyafetidir.

Kaynak: "60. Yılında Taşova" Taşova Belediyesi Kültür Hizmeti. Ankara 2004 Sayfa:51-52-53-54
 

anasayfa

 
  Toplam 65147 ziyaretçi (107083 klik) burdaydı! bu site Ahmet ÖZKAN tarafından yapılıp geliştirilmektedir.  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol