TAŞOVA VE ÇEVRESİNİN KITLIK NEDENİYLE YERLERİNİ TERK ETMESİ (H.1191/M.1777)
Hicri 1191, Miladi 1777 yılında mahsul çok az olduğundan kıtlık başlamış ve mahsulü pek az olan Erek, Taşova, Karayaka, Sonusa kazalarının ahalisi yerlerini terk ederek Canik, Amasya, Niksar taraflarına yerleşmişlerdir. Her zaman olduğu gibi bu gibi yer değiştirmeler yurt sahiplerini zarara soktuğundan Amasya sancağı Mutasarrıfı Elhaç Ali Paşa, böyle kimselerin eski yerlerine yerleştirilmelerini istemiştir.
Kaynak: H. Turgut Cinlioğlu Osmanlı Zamanında Tokat
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TAŞOVA'DA KIŞLIYOR (961–1554)
Sultan Süleyman şarkta birçok akınlar yaptıktan sonra Sivas'a döndü. Sivas'ta Acem Şahı'nın elçisinin Erzurum'a geldiğini bildirdiler. Süleyman "ardımızca Amasya'ya yollayasın" diye emir verdi, Tokat üzerinden Amasya'ya geçti. Kendisi Amasya'da, ordusu civar düzlüklerde- bir kısmı Taşova'da kışladı. Bu arada birçok sefirleri (elçileri) kabul etti. Kışlaklardaki askere izin verildikten sonra İstanbul'a dönüldü.
Kaynak: Solak zade Sh: 531 Nuhbettüttevarih vel ahbar Sh:8
YAVUZ SULTAN SELİMİN TAŞOVA TOPRAKLARINDAN GEÇİŞİ (920-1514)
Sah İsmail'in Şarki Anadolu'da taraftarları vasıtası ile çıkardığı gaileler, Tokat'ta vuku bulan hücumu ve bazı yersiz teşebbüsleri Selim'in sefer açmasına sebep oldu. Sivas'a geldiği vakit ordu ihtiyacı için zahire toplamaya çalıştı. Şii taraftarlığı yapan ve ötede beride haydutluk eden birçok serserileri temizletti. Sivas havalisinde ihtiyati tedbirler aldı. Ondan sonra İran'a yürüdü. Şah İsmail ile Çaldıran'da yaptığı harpte galip gelen Yavuz, Kelkit vadisini takip ederek döndü. Ramazan bayramı namazını Niksar'da kıldı. Niksar'da iki gün istirahattan sonra Hayati ve Sonusa (Uluköy) yolu ile Amasya'ya vardı. (6 Şevval–920)
Kaynak: Tacüttevarih. Hammerve Selim destanı.
FATİH SULTAN MEHMET HAN'IN TRABZON'UN FETHİNDEN SONRA İSTANBUL'A GİDİŞİ VE TAŞOVA TOPRAKLARINDAN GEÇİŞİ (1461)
Fatih Sultan Mehmet Han Trabzon'u alıp, yön ve yönetimi düzenledikten sonra atının dizginlerini taht kenti olan İstanbul'a doğru çevirdi. Sonusa'ya geldiği zaman mora sancağını Kızıl Ahmet'e verdi.
Fatih Sultan Mehmet Han, Trabzon yolculuğuna ise Niksar'dan geçerek gitti Kutlu padişah Sinop'un zaptını tamamladıktan sonra Trabzon'a gitmek istedi. Yolların güçlüğü dolayısıyla üç yüz baltacı, üç yüz küfeci, üç yüz kazmacı, üç yüz kürekçi, üç yüz taşçı ve kaldırımcı nefer tertip ettirdi. Bunlar ormanları kestiler, taşları kırdılar, yol açtılar. Bu suretle açılan yollardan Yeşilırmak ve Koylu suyu geçilerek Niksar'a varıldı. Fatih, Ramazan ayını Niksar'da geçirdi. Bayram namazını Niksar Ulu Camii'nde kıldı.
Kaynak: H. Turgut Cinlioğlu Osmanlı Zamanında Tokat Sh:28
TARİH İÇİNDE BİRÇOK ÖNEMLİ ŞAHSİYET BİDEVİ (ESENÇAY) ÇARDAĞI DENİLEN ZİNDANDA HAPSOLUNDU
Bugünkü Esençay kasabası ilçemizin eski yerleşim yerlerinden birisidir. Eski ismi Bidevi'dir. Bu kasabamız toprakları içinde tarihi eserlerden anlaşıldığına göre "Bidevi Çardağı" denilen bir hapishanenin olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihi "Bidevi Çardağı'na" tarih içinde Yakup Bey, Rumeli Beylerbeyi Mihaloğlu Memet Bey, Sırbistan'da Semendere kalesinin muhafızı "Vilikoğlu'nun" iki oğlu, Çakır Balaban Paşa ile birlikte Bidevi Çardagı'nda hapsedildiler. İşte bu şahsiyetlerin hapsedilmeleri ile ilgili tarihi kaynaklardan alınan bilgiler.
YAKUP BEY'İN BİDEVİ ÇARDAĞI'NA HAPSİ (814/1411)
Çelebi Mehmet; İzmir Beyi Cüneyt Bey'in üzerine gittiği vakit Ankara hakimi Feyruz Bey zade Yakup Bey Karaman hududunun korunmasını ileri sürerek sefere iştirak etmemişti.
Çelebi Mehmet, Yakup Bey'e çok kızdı, idam etmek istedi. Emirler Çelebi Memed'i teskin ettiler. Yakup Bey'de hizmetlerinden bahsederek affını yalvardı.
Çelebi Mehmet, bu yalvarmalar karşısında idamdan vazgeçerek Baltaoğluna Yakup Beyi Tokat'a hapsetmesini emretti.
Baltaoğlu, Yakup Bey'i Tokat' getirdi,"Bidevi Çardağı" denilen zindana hapsetti.
Kaynak:Gülşeni Maarif
MİHAL OĞLU MEHMET BEYİN TOKAT BİDEVİ ÇARDAĞI'NA HAPSİ (816/1413)
Musa Çelebi öldürülünce, Musa'nın Rumeli Beylerbeyliğinde bulunan Mihaloğlu Mehmet Bey, Tokat'ta Bidevi Çardağı'na hapsolundu.
Mihaloğlu Mehmet Bey, Murat zamanında düzme Mustafa vakasından istifade edilmek ve Mustafa'nın maiyetindekileri Murat tarafına çekmek arzusu ile hapisten çıkarıldı.
BİDEVİ ÇARDAĞININ YENİ MİSAFİRLERİ
844/1441 Yılı baharında Sırbistan'da semendere kalesi iki ay kadar muhasaradan sonra zabdedilmişti. Kalenin muhafızı bulunan Vilikoğlu'nun iki oğlu esir edildi. Gözlerine mil çekilerek Çakır Balaban Paşa ile Tokat'ta Bidevi Çardağı'na hapse gönderildiler. Birkaç sene sonra yine bir muharebede veziri azam Halil paşa biraderi Bolu Beyi Mahmut Çelebi düşmana esir düşünce buna mukabil Bidevi Çardağında mahpus bulunan iki kardeş babalarına iade edildiler. Bu defada iş bu mağlubiyette ihmal ve kabahati görülen Yiğit paşa zade Turhan Bey Tokat'ta hapsolundu.
Turhan Bey'de Sultan Murat'ın Varna'da Haçlılara galebesi sevinci olarak affedildi.
Kaynak: Tacüttevarih, Künhülahbar.
DESTEK KASABASI YAKINLARINDAKİ CUBİ (COBU) DERESİNDE RUM EŞKIYALARININ BASKINLARI
Sakarya Muharebesinin hemen ardından, Amasya-Samsun ve Tokat bölgesinde eşkıyalıklarını devam ettiren Rumlara karşı geniş bir önlem alınmak üzere bu bölgedeki askeri birlikler takviye edildiler. 5.Kafkas fırka komutanı Cemil Cahit Bey, Sakarya savaşı sonunda Samsun'daki 15.Tümen Komutanlığına tayin edildi. Böylece daha önce görev yaptığı ve iyi bildiği bu bölgede bu sefer eşkıya takibine başladı.
Sayıları 100 ila 800'leri geçen Rum eşkıyaları ile sağlanan sıcak temasta, zaman zaman askeri birlikler ağır zayiatlar veriyorlardı. Bu kayıpların birinci sebebi, askerlere geçit noktaları üzerinde kurulan pusulardı. Destek yakınlarındaki Cubi (Cobu) Deresi ve Erbaa yakınlarındaki Dazlı Geçit'i bunların başındaydı. 2 Şubat 1922'deTürkve Müslüman köylerini basıp halkı katleden Rum eşkıyalarının faaliyet alanlarını en aza indirme ve asayişi sağlamak için arazi kontrolüne çıkan Jandarma bölüğüne Cubi (Cobu) Deresi'nde toplanan eşkıyalar tarafından saldırı yapıldı. Çatışmada birliklerimizden 4 şehit 8 yaralı verildi. Bu çatışmadan iki gün sonra yine aynı bölgede Rum eşkıyası ile girilen silahlı çatışmada 1 subay, 19 asker yaralandı, 9 er şehit edildi. Bu arada eşkıyalara da ağır zayiatlar verdirildi. Cubi (Cobu) Deresindeki kontrollerini kaybeden Rum eşkıyaları çatışma alanını terk ederek kaçtılar. Burada eşkıyaların bırakıp kaçtıkları silahlar arasında çok sayıda Rus tüfeği ve fazla miktarda saplı Alman bombası elde edildi.
Kaynak: Yılmaz Kurt, Pontus Meselesi, Hüseyin Menç, M. Mücadele Yıllarında Amasya
CUBİ (COBU) DERESİ BASKINLARINA KATILAN YEDEK SUBAY RİFAT ERDAL'IN NOT DEFTERİNDEN
Sakarya Muharebesi'nden sonra 5. Tümen Kumandanı Cemil Cahid Bey, Samsun'da bulunan 15. Tümen Komutanlığına tayin edilmişti. Beni de Erbaa'da bulunan 65.alayın 1. Taburu'nun 1. Bölüğü'ne tayin etti.
Çarşamba'dan Bafra'ya, Erbaa'dan Samsun'a kadar olan geniş sahada silahlı Pontus eşkıyası faaliyet gösteriyordu. Türk köylerini basıp, ele geçenleri öldürüyor ve köylülerin yiyeceklerini, eşyalarını alıyorlardı. 9 ay bu havaliyi tarayıp eşkıyayı tenkil ve asayişi temine çalıştık. Taburumuzla birlikte Erbaa'nın Destek bucağında bulunduğumuz sırada Pontus eşkıyasının Cubi Deresi denilen geniş bir vadide toplanmış olduğu haber alınmış, 65. piyade alayı ile 6. süvari alayına bu eşkıyanın temizlenmesi emredilmişti.
Bizim taburumuz, Destek bucağının üzerinde bulunan Katıralanı mıntıkasından, 6.süvari alayı ise Destek Boğazı'ndan bu vadiye taarruz edecekti. Benim bölüğüm o günkü harekâtta uç bölüğü idi. Sabaha bir saat varken bölüğü hazırlayıp hareket ettim. Katıralanı'na çıktığım zaman şafak atıyordu. Henüz eşkıya ile temas başlamamış olmakla beraber, ilerimden ve solumdan şiddetli bir piyade atışı başlamıştı, ateş bize karşı değildi. Dürbünle yaptığım tarassut neticesinde benim bir kilometre kadar ilerimde bulunan kayalığa 80–100 kadar eşkıyanın yerleşip Destek Boğazı'ndan gelmekte olan 6. Süvari Alayı'na ateş açtığını gördüm. Eşkıyanın ateşi karşısında süvari alayı yaya muharebesine inmişti. Ateş devam ederken ben, bölüğe nişangâh tanzim ettirerek eşkıya üzerine üç el kumandalı ve sonra avcı ateşi açtırdım. Bizim bu tesirli yan ateşimiz karşısında eşkıya süvariyi bırakıp ateşini bize çevirdi ise de olduğu yerde tutunamadı.
Bu sırada ateş kuvvetini artırmak için tabur kumandanım beni bir bölükle daha takviye etmişti. 4. bölüğe kumanda eden Amasyalı yedek teğmen Şeref Efendi, bölüğü ile gelip ateş hattına girerken eşkıya tarafından atılan bir kurşunla şehit oldu. Ben o bölüğün de kumandasını üzerime aldım, iki bölüğe de süngü taktırıp koşar adımla vadiye indim. Eşkıya daha fazla dayanamadı ve dağıldılar.
Kaynak: Hüseyin Menç Milli Mücadele Yıllarında Amasya
BOLADAN (KUMLUCA) KÖYÜ YAKILIYOR.
11 kişi diri diri yanarak can verdi
Amasya ve çevresinde korku salan Rum eşkıyaları, Erbaa ve Amasya arasındaki geçitleri kontrol altına aldılar. Kurdukları çetelerle, Türk askerî müfrezelerini pusuya düşürüyor ve tamamını ortadan kaldırıyorlar. Bu arada yol güzergâhında bulunan Müslüman köyleri yakarak ve halkını kurşuna dizerek, güvenli bir bölge elde ediyorlardı. Bu amaçla 1922 yılı Ocak ayında Rum çeteleri Boladan Köyü'ne baskın yaptılar. Köyün bütün hayvanlarını gasp edip, ambarlardaki zahireye el koydular. Daha sonra 70 haneli köyü toptan yaktılar. Bu yangın sırasında evlerinden kaçamayan Hacı Ali Oğlu Osman, Hacı Ali Oğlu Mehmet, Molla Hüseyin Oğlu Bektaş, Muhacir Mustafa, Muhacir Hüseyin ve Kara Kadir Oğlu Hüseyin, olmak üzere 6 erkek, İmamoğlu Mustafa'nın karısı Ayşe kızı Keziban, Şerife'nin annesi Fatma, Tokmağlu'nun eşi Hanife ve torunu Zekiye ve 5 kadın ile toplam 11 kişi diri diri yanarak can verdiler.
Kaynak: Hüseyin Menç Milli Mücadele yıllarında Amasya
DAZLI (HÜSNÜOĞLU) DERESİNE HAKİM OLAN RUMLARIN, TÜRK ASKERLERİ İLE ÇATIŞMASI
Erbaa'nın 28 km. güney batısında bulunan Dazlı Deresi etrafında çok sayıda mağara olması ve mağaralara gizlenen Rum eşkıyalarının dere boyunca denetim altında tutmaları, jandarmanın büyük ölçüde zayiat vermesine neden oluyordu. 1921 yılı mart ayı sonrasında çoğu Amasyalı olan askerlerin pusuya düşürülmesi sonucu 11 asker şehit edildi.
Rum eşkıyasının çevre köylere ve Müslüman halka yaptığı saldırıları önlemek için bir gurup askeri birlik Amasya'da Merkez ordusu 10.fırkaya bağlı birlikler Erbaa çevresine gönderildi. 18 Ocak 1922'de Dazlı deresi civarında karargâh kuran Rum eşkıyasının saldırısıyla başlayan çatışmalarda 19 Ocak 1922'de iki şehit verildi. Dağınık biçimde saldırıya geçen Rum çetelerinin takibi sarasında ve dört gün süren sıcak temas sırasında 21 Ocak' ta 7 asker daha şehit edildi. Bu çatışmalar sırasında bir subay olmak üzere 19 asker yaralandı.
Rum çetelerinin elinde tuttuğu Dazlı deresinin ele geçirilip bölge güvenliğinin sağlanabilmesi için 1921yılında 48. alay, 3. tabur ve buna bağlı bölükler Dazlı'ya kaydırıldı. Rum baskı ve cinayetlerinin önünü almakta zorlanan Merkez ordusuna bağlı askeri birlikten 10. fırkaya ait 66.alay, 2. tabur Dazlı deresi çevresinde denetimi ele geçirmek için Rum eşkıyasına karşı kuvvet olarak bulunduruldu.
İLÇEMİZ TAŞOVA'NIN KÖYLERİNDE RUMLARIN ÇEŞİTLİ TARİHLERDE İŞLEMİŞ OLDUKLARI CİNAYETLER VE OLAYLAR
- Mart 1921 "de Bidevi (Esençay) köyünden Mehmet oğlu Mehmet, Makas oğlu Osman, Uzun Ömer oğlu Ali, berber oğlu Abdi, kader oğlu Mehmet, Hasanca oğlu Sabri Rumlar tarafından dağa kaldırılmak suretiyle öldürülmesi.
- Mayıs 1920'de Bidevi (Esençay) köyünden Tonbul oğlu Hüseyin, Kadir oğlu Ahmet ve Boladan'dan Deli Necip, Ömer oğlu Mehmet'in Hatip Ahmet ve Hatip'in Mehmet adlı kişileri Gökçukur civarında çatışma sonunda kurşunla öldürülmesi
- Eylül 1921yılında Karlık köyünden Teberoğlu Mehmet, Necip çavuş Abdullah Kişioğullarından Mehmet'in Rumlar tarafından kurşunla öldürüldüğü ve aynı zamanda köyden 3000 liralık 100'den fazla manda ve sığır gasp ettikleri 1000 lira kıymetinde 12 adet evin yakıldığı ve köyden Ali Osman ve Tuzcu oğlu Ahmet'in kızı Zeynep ve Abdullah, kişioğlu Şemseddin ve karısı Emine'nin ve Ali Osman'ın dağa kaldırılarak korkunç bir şekilde parçalanmaları.
- Haziran 1921 "de Tekelüze köyünden 100 liralık bir at ve 400 liralık sığır, manda ve 100 liralık koyun alıp gasp etmeleri.
- 23 Temmuz 1921 'de Durucasu köyü Rumlar tarafından basılarak 700 lira kıymetinde 3 at ve 33 manda ve sığır gasp etmeleri.
- 20 Haziran 1921'de Zuday (Alpaslan) da oturan Refahiyeli Muhacir Abdullah'ın parçalanmak suretiyle öldürüldüğü ve eşyasının tamamının gasp edildiği.
- 2 Haziran 1921'de Karsavul köyünden Osman, Ahmet, Veysel ve Süleyman'ın ve kimliği tespit edilemeyen 5 arkadaşının parçalanmak suretiyle öldürülmesi.
- 2 Haziran 1921'de teravih namazından dönmekte olan Destek nahiyesi müdürünü nahiye merkezinde şehit etmeleri.
- 20 Ocak 1921'de Destek nahiyesi karakol kumandanı Rıfat efendiyi korkunç bir şekilde şehit etmeleri.
- Ağustos 1921'de Boraboy köyünde Ahmet oğlu Kaya ve Mustafa oğlu Ali ve Mehmet oğlu Mehmet'i öldürdükleri ve 128 sığırı gasp etmeleri.
- Yine Ağustos 1921 'de Halamaz köyünden Osman oğlu Kaya ve Mustafa'nın kızı Fatma ve kurt Hasan oğlu Osman'ı kurşunla şehit ettikleri, 220 sığır ve 400 davarını gasp etmeleri.
- Mayıs 1920'de Kozluca köyünden Yusuf oğlu Ali'yi şehit, 65 karasığır ve 170 davarı ve 1000 ölçek zahireyi gasp etmeleri.
- Haziran 1921’de Sepetlioba köyünden Arif oğlu Hasan'ı Destek boğazında korkunç bir şekilde öldürmeleri 14 büyükbaş hayvan ile 350 davarını ve 5 eşeğini gasp etmeleri.
- Temmuz 1921'de Kozluca köyünden Laz oğlu Alişan Ağa'yı, Halamaz köyünden Osman oğlu Kaya ve Abdullah oğlu Osman'ı, Sepetli Köyünden Osman oğlu Abdullah, Kara İsmail oğlu Ahmet, Koca Pehlivan oğlu Osman, Hacı Bekir oğlu Abdullah ve Boraboy'dan Gökçe oğlu Osman'ı Destek boğazında çatışmaya maruz bırakarak kurşunla şehit etmeleri ve Sepetli köyünden 130 büyükbaş hayvanı ve 450 davarı alıp gasp etmeleri.
- Eylül 1921'de Halamaz Köyünden Cib oğlu Menteşi Katıralan rum köyü civarında ve Sepetli köyünden Ahmet oğlu İbrahim'i Destek boğazında kurşunla öldürmeleri.
- Ekim 1918 yılında Destek köyünden Ali oğlu kamil ve Hüseyin oğlu Davut'u Katıralan Rum köyü civarında kurşunla öldürmeleri.
- Kasım 1920'de Destek köyünden Ali oğlu Şükrü ve Ali oğlu Ahmet'i köy civarında kurşunla öldürüp şehit etmeleri ve Destek köyünden 100 büyükbaş hayvanı ve 100 davarı alıp gasp etmeleri.
- Eylül 1920'de destek köyünden Ahmet oğlu Hüseyin'i destek boğazında parçalamak suretiyle şehit etmeleri.
<---
AnaSayfa<<<