Namı-ı diğer, Matbaacı Ali Rıza. Aslı Karadenizli, belki üçüncü dedesinden beri Taşovalı. Aslında insanları nereli olduklarıyla değerlendirmeye son derece karşıyım Ama biliyorum ki, Ali Rıza abi bu kökeniyle biraz daha fazla bilinir, bu yüzden kökenini belirtme gereği duydum.
Aslında O, matbuat işini yapan bir esnaftan daha çok bir okulun hocası, ya da bir ekolün mimarı veya bir idealin duayeni denilebilir. Evet Ali Rıza abi gerçek ve yaşayan bir duayen. Allah’ın kendisine verdiği ferasetle, basiretini birleştirerek, binasız bir okul açmış ve buradan yüzlerce diplomasız öğrenci mezun etmiştir. Bizim halkımızda yaygın bir ifade vardır. “HAYAT MEKTEBİ MEZUNU”. İşte Ali Rıza abi bu üniversitenin mastırsız profesörüdür.
Bütün bunları onu memnun etmek adına, ya da sahip olduğu fikri hüviyetini övmek adına söylemediğimi açık yüreklilikle belirtmem gerek. Şu bir gerçektir. Anası ayrı, babası ayrı, memleketi ayrı milli ve manevi değerlerine bağlı yüzler hatta binlerce dinamik genci hayat okulunda okuturken onların duygularına, heyecanlarına, enerjilerine ve düşünce yapılarına bu denli hakim olan insanların önünde saygıyla eğilmek gerektiğini düşünüyorum.
Ali Rıza abi, 12 Eylül öncesinin kabus dolu günlerinde, evet nabzını elinde tuttuğu yüzlerce gencin enerjilerini olabildiğince hep memleket hayrına kullanılmasına ömrünü harcamış bir fedakardır.
Düşünmek bile istemeyiz ama, o kabuslu yıllarda onun bir işaretiyle yüzlerce olay çıkarabilecek binlerce genç olduğunu bildiği halde, onları hep olaydan ve kaba güç kullanımından uzaklaştırma yolunu seçen bu ve bunun gibi insanlara evet şapka çıkarılır. Onu farklı kılan işte budur.
Bir farklı yönü daha var Ali ağabeyin. Bir Tarihçi kadar tarih, bir din bilgini kadar bilgisi vardır. Hani derler ya kitap kurdu. İşte Ali Ağabey de öyle, tam bir kitap kurdu. Sever okumayı, sevmenin de ötesinde aşıktır. Zaman zaman kendi fikri yapısını bir tarafa bırakarak “olması gerekenden yana “ olabilecek kadar cesur ve adildir de. İzahına gerek duymadığım bir çok gerçeği gömüyorum bu cümlenin içine.
Ak sütün içindeki siyah kılı görmeyen göz olmaz. O göz sıradan gözdür. Hünerli göz ise, ak sütün içindeki ak kılı görecek kadar keskin gözdür. Gerçek Ali Rıza Günaydın o cümlenin içindedir.
Bu sütunda, onun ömrünün en büyük eserine göndermede bulunmadan da kendimi alamıyorum. Ali Rıza Günaydın, ömrünce kötülük yapmış olsa, Yusuf Turan Günaydın gibi bir evlat yetiştirmiş olmasından dolayı inşallah, Allah onun sevap defterini kıyamete kadar kapatmayacaktır.
Sen bu ülkeye ve bu topluma çok elzemsin Ali abi. Sağlık ve hayırlı uzun ömür dualıyoruz sana. |